Hukuki uyuşmazlıklarda tarafların alacak miktarını her zaman tam olarak belirlemesi mümkün değildir. Özellikle iş davaları, tazminat talepleri veya mal rejimi tasfiyesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, alacağın kesin tutarı dava açıldığı anda netleşmemiş olabilir. İşte bu tür durumlarda başvurulan etkili bir dava türü, belirsiz alacak davasıdır.
Belirsiz alacak davası, davacının alacağının varlığını bilmesine rağmen miktarını tam olarak belirleyemediği hâllerde başvurulan özel bir dava yoludur. Uygulamada bu dava türü, hak kayıplarını önleyen ve davacıya önemli usul avantajları sağlayan bir mekanizma olarak öne çıkar.
Davacının alacak miktarını objektif olarak belirleme imkânı varsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Alacağın miktarı hesaplanabilir olmasına rağmen yalnızca delillerin toplanmamış olması, davayı belirsiz alacak davası haline getirmez. Dava açıldığı tarihte belirsiz olan alacak, yargılama sürecinde belirlenebilir hale geldiğinde, davacı talep artırım dilekçesi sunarak talebini artırabilir.
Belirsiz Alacak Davasının Amacı
Belirsiz alacak davasının amacı, davacının dava açarken alacak miktarını belirleyememesi nedeniyle zamanaşımı, harç ve talep sınırı gibi usulî engellere takılmadan hakkını arayabilmesini sağlamaktır.
Bazı durumlarda alacak kalemlerinin tespiti, bilirkişi incelemesi, resmi kayıtlar veya karşı tarafın sunacağı belgeler sonucunda mümkün olur. Davacı, bu verilere ulaşmadan kesin miktarı belirleyemeyeceği için, davayı belirsiz alacak davası olarak açarak sonradan talebini artırma hakkını korur.
Bu yönüyle belirsiz alacak davası, davacı lehine esneklik sağlayan ve “dava açarken miktar belirtme zorunluluğu”nu ortadan kaldıran bir yoldur.
Belirsiz Alacak Davasının Şartları
Her dava belirsiz alacak davası olarak açılamaz. Bu dava türünün kabul edilebilmesi için belirli koşulların varlığı aranır:
- Alacak miktarının belirlenememesi:
Davacının dava açarken alacağın miktarını objektif olarak belirleme imkânı bulunmamalıdır. Örneğin, mal rejiminin tasfiyesi davası ile katılma alacağını talep eden bir kişinin edinilen mal varlıklarının değerini belirleme imkanı bulunmaz. Bu durumda alacak belirsiz sayılır.
- Davacının belirleme imkânına sahip olmaması:
Davacı, elindeki bilgilerle makul bir araştırma sonucunda bile miktarı tam olarak hesaplayamıyorsa, belirsizlik koşulu sağlanmış olur. Ancak alacağın miktarı kolayca hesaplanabilir durumdaysa, belirsiz alacak davası açılamaz.
- Davacının talep sonucunu belirleme iradesi:
Davacı, dava dilekçesinde “alacak miktarını tam olarak belirleyemediğini” açıkça belirtmeli ve belirsiz alacak davası açtığını vurgulamalıdır. Bu ifade dava türünün niteliğini belirlediği için büyük önem taşır.
Belirsiz Alacak Davasının Faydaları
Belirsiz alacak davası açıldığı anda zamanaşımı süresi kesilir. Böylece alacağın tamamı yönünden zamanaşımı riski ortadan kalkar.
Davacı, dava açarken yalnızca talep ettiği belirsiz kısmın tahmini değeri üzerinden harç öder. Bu da özellikle yüksek meblağlı davalarda ciddi bir mali kolaylık sağlar.
Davacı, yargılama sırasında bilirkişi raporu veya deliller doğrultusunda alacağın miktarını öğrendiğinde, talep sonucunu artırabilir. Bu durumda ek bir dava açılmasına gerek kalmaz.
Aynı uyuşmazlık için yeniden dava açma ihtiyacını ortadan kaldırdığı için, hem zaman hem de masraf açısından fayda sağlar.
Belirsiz Alacak Davasında Talep Artırımı
Belirsiz alacak davasının en önemli özelliği, talep artırma hakkıdır. Dava açıldıktan sonra alacak miktarı netleştiğinde, davacı “talep artırım dilekçesi” vererek talep miktarını artırabilir. Bu durumda artırılan miktar yönünden ayrıca zamanaşımı itirazı ileri sürülemez, çünkü dava ilk açıldığı anda zamanaşımı kesilmiştir.
Davacının başlangıçta dava değeri olarak asgari bir miktar belirtmesi gerekir. Yani dava dilekçesinde “miktar belirsiz” ifadesi tek başına yeterli değildir; belirlenemeyen alacağın asgari tutarı da belirtilmelidir.
Dava dilekçesinde, belirsizlik gerekçesi açıkça belirtilmelidir. Alacağın asgari miktarı belirtilmeli ve “fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla” ifadesi kullanılmalıdır. Alacak miktarı belirlenir hale geldiğinde, talep arttırım dilekçesi verilerek talep miktarının arttırılacağı yazılmalıdır. Bu unsurlara dikkat edilmemesi hâlinde, mahkeme davayı belirsiz alacak davası olarak değil, kısmi dava olarak değerlendirebilir. Bu durum, davacının bazı usul haklarını kaybetmesine neden olabilir.
Alacak miktarının aslında belirli olmasına rağmen davanın belirsiz alacak olarak açılması durumunda davanız usulden reddedilir.
Belirsiz Alacak Davasında Zamanaşımı
Belirsiz alacak davası açıldığında, zamanaşımı süresi dava açıldığı anda kesilir. Bu, davacı açısından büyük bir avantajdır çünkü dava açarken alacağın miktarını tam belirleyemese bile, alacağın tamamı için zamanaşımı durur.
Bilirkişi raporu veya mahkeme süreciyle alacağın miktarı belirlendiğinde, artırılan kısım yönünden ayrıca zamanaşımı savunması yapılamaz. Bu ilke, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da açıkça kabul edilmiştir.
Belirsiz Alacak Davası Kısmi Dava Farkı
Belirsiz alacak davası ile kısmi dava çoğu zaman karıştırılmaktadır. Kısmi davada davacı, alacağının tamamını bildiği halde sadece bir kısmını dava eder. Belirsiz alacak davasında ise alacak miktarı bilinmemekte veya belirlenememektedir.
Bu farkın en önemli sonucu, talep arttırma hakkı üzerindedir. Kısmi davada ıslah edilen kısım için zamanaşımı savunması yapılabilirken, belirsiz alacak davasında zamanaşımı kesildiği için bu risk ortadan kalkar. Bu nedenle dava türünün doğru belirlenmesi, hak kaybı yaşamamak adına büyük önem taşır.
(880)