Mirasın Gerçek Reddi

Mirasın gerçek reddi, mirasçının dava açarak mirası kabul etmediğini mahkemeye bildirmesidir. Mirasın gerçek reddi ile kişi terekenin borçlarından sorumlu olmaktan kurtulur. 

Mirasın reddi, mirasçının tereke üzerinde hiçbir hak ve sorumluluk üstlenmek istememesi halinde başvurduğu bir yoldur. Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen “mirasın reddi” kurumu iki şekilde karşımıza çıkar: mirasın gerçek reddi ve hükmen reddi. Bu yazıda mirasın gerçek reddi üzerinde durulacaktır. Mirasın gerçek reddi ile mirasçı tüm miras haklarından feragat etmiş sayılır. Gerçek red beyanı, mirasın mirasçılara geçmesini engeller. Mirasın gerçek reddi davası açıldıktan sonra geri dönülmesi veya değişiklik yapılması mümkün değildir.

Gerçek redde başvuran bir mirasçı, terekenin aktif ve pasif değerlerini araştırmadan, kendi menfaatine veya zararına bakmaksızın mirası kabul etmemeyi tercih eder. Mirasın reddini bizzat yapabileceğiniz gibi noter onaylı vekaletname ile avukat aracılığıyla da gerçekleştirilebilir. Ancak vekaletnamenin özel yetki içermesi gerekir.

Mirasın Gerçek Reddi Şartları

Mirasın gerçek reddi davası açılabilmesi için öncelikle mirasın açılması gerekir. Miras bırakan ölmeden yapılan red beyanı geçersizdir.  

Türk Medeni Kanunu’nun 606. maddesine göre mirasın reddi, mirasçının mirasın kendisine geçtiğini öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılmalıdır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir ve sürenin dolmasıyla birlikte miras kabul edilmiş sayılır. 

Red beyanı yazılı veya sözlü olarak sulh hukuk mahkemesine yapılır. Mirasın gerçek reddinde yetkili mahkeme, murisin son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesidir.

Mirasın gerçek reddinde beyanın açık ve kesin olması gerekir. Beyan açık, koşulsuz ve şartsız olmalıdır. “Terekenin borçlarını bilmeden reddediyorum” veya “bazı malları kabul ediyorum” gibi şartlı ifadeler geçerli değildir.

Mirasın Gerçek Reddinde Süre Nasıl Hesaplanır?

Üç aylık red süresi, her mirasçı için ayrı ayrı işler. Yani mirasçılar arasında süre bakımından farklılık olabilir. Yasal mirasçılar için süre, ölüm tarihinden itibaren başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, vasiyetnamenin kendilerine tebliğ edilmesiyle işlemeye başlar. Mirasçının mirasın açıldığını sonradan öğrenmesi halinde süre, öğrenme tarihinden itibaren hesaplanır.

Mirasın Gerçek Reddi ile Hükmen Reddi Arasındaki Fark

Gerçek red, mirasçının bilinçli ve açık iradesine dayanan bir işlemdir. Buna karşılık hükmen red, terekenin borca batık olması ve mirasçının tereke mallarını fiilen kabul etmemesi halinde kanunen reddedilmiş sayılmasıdır. Gerçek redde, mirasçının aktif olarak mahkemeye başvurması gerekir; hükmen redde ise böyle bir başvuru yapılmasa dahi yasal koşulların oluşmasıyla red gerçekleşir.

Mirasın Gerçek Reddi Sonrasında Miras Payı Kime Kalır

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse, onun payı kendi altsoyuna geçer. Altsoyu bulunmuyorsa, redde bulunanın payı aynı zümredeki diğer mirasçılara paylaştırılır. Tüm mirasçıların mirası reddetmesi halinde tereke iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.

Mirasın Gerçek Reddinin  Geri Alınması Mümkün mü?

Gerçek red, kesin ve geri alınamaz bir beyan niteliğindedir. Mirasçının sonradan pişman olması veya yeni bilgiye ulaşması, beyanı geçersiz kılmaz. Ancak red beyanı irade sakatlığı (örneğin aldatma, hata veya tehdit) altında yapılmışsa, genel hükümlere göre iptal davası açılabilir. Mirasın gerçek reddi, geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurduğundan, mirasçının kararını dikkatle vermesi gerekir.

Mirasın Gerçek Reddinin Sonuçları

Mirasın gerçek reddi ile birlikte; mirasçı, terekeye ilişkin hiçbir hak ve borçtan sorumlu olmaz. Mirasçının miras payı, mirası reddetmeyen diğer mirasçılara geçer. Mirasçı terekeye ait malları kullanma, satma veya yönetme yetkisini kaybeder. Reddeden mirasçının kendi alacaklıları, terekeye yönelik bir talepte bulunamaz.

170

Yorum yapın